Damar, Sinir Tendon Yaralanmaları Tedavisi

El, yapısal olarak karmaşık ve işlevsel açıdan yüksek bir organ olup, hareket, his ve kuvvet gerektiren çok sayıda görev üstlenir. Bu nedenle elde meydana gelen damar, sinir ve tendon yaralanmaları, yalnızca lokal bir travma olarak değerlendirilmemeli, aynı zamanda bireyin günlük yaşam kalitesini doğrudan etkileyen fonksiyonel kayıplarla ilişkilendirilmelidir. Mikroskop eşliğinde gerçekleştirilen mikrocerrahi teknikleri, bu tür yaralanmaların tedavisinde hem anatomik onarım hem de işlevsel iyileşme açısından temel öneme sahiptir.

Tendon Yaralanmaları

Tendon yaralanmaları, sıklıkla kesici-delici travmalarla veya zorlayıcı mekanik gerilmelerle oluşur. Elin fleksör ve ekstansör tendonları, fonksiyonel hareketlerin sürekliliği açısından kritik yapılardır. Tendon kesileri çoğu zaman görünenden daha geniş etki yaratabilir; zira tendon retraksiyonu nedeniyle lezyon seviyesi, cilt kesisiyle birebir örtüşmeyebilir.

Tendon yaralanmalarında tedavi yaklaşımı, hastanın başvuru zamanına göre değişiklik gösterir. Erken dönemde, yani yaralanmadan sonraki ilk günlerde başvuran hastalarda genellikle primer tendon onarımı tercih edilir. Bu yöntemde tendon uçları uygun şekilde karşılaştırılarak mikrocerrahi tekniklerle dikilir. Özellikle parmakların orta bölümünde yer alan ve “Zon II” olarak bilinen anatomik bölgede, fleksör tendonlar ve çevre yapılar arasındaki yakın ilişki nedeniyle cerrahi dikkat ve deneyim büyük önem taşır. Operasyon sonrası, tendonun yeniden yapışmasını önlemek ve fonksiyonel iyileşmeyi desteklemek amacıyla erken ancak kontrollü rehabilitasyon süreci başlatılır.

Geç dönemde, yani yaralanmadan haftalar veya aylar sonra başvuran olgularda, primer onarım mümkün olmayabilir. Bu durumda iki aşamalı tendon rekonstrüksiyonu uygulanır. İlk aşamada, tendon yatağı serbestleştirilir ve silikon bir çubuk (genellikle Hunter rod) yerleştirilerek, tendonun geçeceği tünelin yeniden şekillenmesi sağlanır. Yaklaşık 2–3 aylık bir bekleme sürecinin ardından ikinci aşamada, bu tünelden geçirilecek uygun bir tendon grefti ile fonksiyonel onarım gerçekleştirilir. Bu yöntem, kronik tendon kayıplarında fonksiyonel restorasyon için etkili bir seçenektir ve dikkatli rehabilitasyon ile desteklenmelidir.

Sinir Yaralanmaları

Vücudumuzun hareket etmesini ve çevremizi hissetmemizi sağlayan en önemli sistemlerden biri sinir sistemidir. Periferik sinirler, yani beyin ve omurilikten çıkarak kaslara ve duyu bölgelerine ulaşan sinirler, adeta bir elektrik kablosu gibi milyonlarca ince liften oluşur. Bu sinirler sayesinde örneğin elimizi hareket ettirebilir, sıcak bir nesneye dokunduğumuzda bunu hissedebiliriz.

Ancak bu karmaşık yapılar travmalara oldukça duyarlıdır. Kesici alet yaralanmaları, ezilmeler ya da aşırı gerilme gibi durumlar sinirlere zarar verebilir. Yaralanmanın tipi ve şiddetine bağlı olarak sinir iletimi yavaşlayabilir ya da tamamen kesintiye uğrayabilir. Bu da elin bir bölümünde his kaybına, kaslarda güçsüzlüğe veya tam işlev kaybına neden olabilir.

Sinir hasarlarında tedavi yaklaşımı, yaralanmanın şekline göre değişir. Eğer sinir lifleri sadece zedelenmişse, bazen kendiliğinden iyileşme gözlenebilir. Ancak sinir tamamen kesilmişse, kendiliğinden iyileşme mümkün değildir. Bu durumda cerrahi müdahale gerekir. Mikrocerrahi, sinir uçlarının mikroskop altında, çok ince dikişlerle bir araya getirildiği hassas bir işlemdir. Uçlar arasında gerginlik varsa, vücudun başka bir yerinden alınan sinir parçası (greft) kullanılarak aradaki boşluk doldurulur.

Sinirlerin kendini yenileme hızı oldukça düşüktür. Bu nedenle cerrahi müdahaleden sonra iyileşme süreci aylar sürebilir. Özellikle sinirin vücuda yakın yerlerinde meydana gelen hasarlarda, iyileşme daha yavaş ve sınırlı olabilir. Bu süreçte düzenli kontrol ve gerekirse fizyoterapi desteği, fonksiyonların yeniden kazanılması açısından büyük önem taşır.

Damar Yaralanmaları

Damar yaralanmaları, sıklıkla sinir ve tendon hasarlarıyla birlikte görülür ve dolaşımın sürekliliğini tehdit eder. Özellikle dijital arter ya da radial/ulnar arter yaralanmalarında, hemorajinin kontrolü kadar distal doku perfüzyonunun yeniden sağlanması da kritik öneme sahiptir. Mikrovasküler onarım, tipik olarak 8-0 veya 10-0 gibi çok ince sütür materyalleriyle, yüksek büyütme altında gerçekleştirilir. Eğer damar segmenti kaybı varsa, venöz greft kullanılarak geçiş yapılabilir. Replantasyon veya serbest doku nakli gibi kompleks vakalarda da mikrocerrahi damar anastomozları hayati rol oynar.

Bu üç yapı—tendon, sinir ve damar—birbirine anatomik olarak yakın seyrettikleri için çoğunlukla kombine yaralanmalar şeklinde karşımıza çıkarlar. Bu gibi durumlarda m bu yapıların aynı seansta değerlendirelerek tedavi  edilmesi mikro cerrahi teknikleri uygulanmasıyla mümkün olmaktadır.

Consult a Doctor

This field is required.
This field is required.
This field is required.
This field is required.
This field is required.
This field is required.
This field is required.
This field is required.