Üroloji

Uroloji

Prostat ve Mesane TUR Ameliyatları

Prostat büyümesiTedavisi

Şikâyetleri hayat kalitesini çok etkilemeyen hastalar 1 yılı geçmeyen aralıklarla herhangi bir tedavi gerekmeden takip edilebilirler.

Prostat İlaç Tedavisi

Günümüzde prostat büyümesi tedavisinde birinci tercih medikal tedavilerdir. Ameliyatsız prostat tedavisi yöntemi olan bu ilaçlar ile hastaların hayat kalitesi artmakta ve cerrahiye olan ihtiyaç azalmaktadır. Prostat ilaçları kullanıldığı gün etkili olup, bırakıldığı zaman etkileri ortadan kalkmaktadır. Bizim de her zaman ilk tercihimiz ameliyatsız tedavi yöntemlerine başvurmaktır. Ancak bunun için hastalarımıza geç kalmadan rutin muayeneye başvurmalarını şiddetle öneriyoruz.

Prostat Ameliyatı

İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı veya eşlik eden mesane taşı gibi ek patolojilerin olduğu durumlarda cerrahi tedaviler uygulanmaktadır. Artık hastaların yaklaşık %90-95’i kapalı (endoskopik) cerrahiler ile tedavi edilmektedir. Yaklaşık olarak 2 gün hastanede kalışı gerektiren bu işlem sonrasında hastalar evlerine sondasız olarak gitmektedirler. Çok büyük prostatı olan veya mesane divertikülü gibi ek patolojileri olan hastalarda da açık cerrahi uygulamaktadır.
Kapalı veya açık prostat ameliyatlarında prostat bezinin iç kısmındaki dokular çıkarılmakta fakat kabuk kısmı çıkarılmamaktadır. Dolayısı ile bu cerrahi operasyonları geçiren hastalarda prostat kanser riski ameliyat olmamış yaşıtları ile aynı oranda devam etmektedir. Prostat ameliyatı geçiren kişilerin de yıllık kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir.

Prostat büyümesi nedeni ile yapılan cerrahiler sonrasında cinsel fonksiyon kaybı (iktidarsızlık) çok çok nadiren izlenmektedir. Fakat bu ameliyatlar sonrasında ve prostat ilaçları kullanımı esnasında prostat bezi fonksiyonlarını tam olarak yerine getiremeyeceği için boşalma esnasında spermlerin geri mesaneye (idrar torbasına) kaçağı olabilir (retrograde ejakulasyon). Bu sebeple prostat ameliyatı sonrasında ilişki esnasında sperm çıkışı olmayabilir.

Flexible URS ve Lazerle Böbrek ve İdrar Yolları Taş Ameliyatları

Flexible Üreteroskopi ile Böbrek Taşı Tedavisi

Böbrek taşının tedavisinde birçok cerrahi ve cerrahi dışı yöntemler kullanılır. Teknolojinin ilerlemesi böbrek taşı cerrahisinde birçok faydalı yöntemin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bugüne kadar böbrek taşında uygulanacak cerrahi yöntemler taşın boyutuna göre belirlense de son dönemde çıkan flexible üreteroskopi ile boyutun eskisi gibi önemi kalmadı. Filexible üreteroskopi yöntemi ile çok büyük çaptaki taşlar dahi çıkarılabilir. Bunu yaparken hiçbir kesi açılmaz, yara izi olmaz. İdrar yolundan fleksible üreteroskop ile girilir ve içerideki böbrek taşları lazerle kırılarak yine aynı yoldan dışarıya çıkarılır. Flexible üreterorenoskopi yönteminin en önemli artılarından bir tanesi ameliyat sonrası iyileşme sürecinin çok kısa olması ve rahat geçmesidir. Hasta aynı gün evine gidebilir ve dilerse ertesi gün işine dönebilir.

Flexible URS fiberoptik bir yardımcıyla idrar yollarından girilerek taşa ulaşılması işlemidir. Genel anestezi altında yapılır. İdrar yolları ve idrar torbasından geçilerek böbreğe ulaşılır. Hem taşın bulunduğu yere hem de boyutuna göre basket dediğimiz özel bir aletle taşlar tek parça halinde çıkarılabilir. Eğer taşın boyutu büyükse içeride parçalanarak çıkarılır.

Flexible Üreteroskopi Avantajları

  • Büyük boyuttaki taşlar bu yöntemle çıkarılabilir.
  • Herhangi bir kesi açılmaz.
  • Kesi açılmadığı için bir yara izi olmaz.
  • Daha güvenli bir ameliyat süreci sağlar.
  • Daha hızlı iyileşme süreci sağlar.
  • Aynı gün hastaneden taburcu olunur.
  • Normal hayata hemen dönüş sağlar.

• Multiparametrik Prostat MR’ı ve MR Füzyon Prostat   Biopsisi

MR Füzyon Biyopsisi

Bundan belki 10 yıl önce prostat kanserini gösterebilecek herhangi bir görüntüleme yöntemi yoktur derken; MR teknolojisinin ilerlemesi, bizlerin prostat kanseri hastalığını daha iyi tanımamız ile günümüzde multiparemetrik prostat MR çekimi ile prostat kanseri tanınabilmektedir. Halen daha günümüzde kesin olarak kanser var veya yok ayrımı kesin olarak yapılamasa da, MR ile en azından şüpheli alanlar izlenebilmektedir. Belki ilerleyen yıllarda MR teknolojisinin gelişimi ve bizlerin bu hastalık görüntüsü ve davranışını daha iyi tanımamız ile sadece lokal tedavilere geçiş olabilecektir.

Bugün için multiparemetrik MR görüntülerini biyopsilerde kullanabiliyoruz. Standart ultrason eşliğinde biyopsilerde prostatın dış yüzünden belirli bir sistematik ile parçalar alınırken, MR FÜZYON BİYOPSİSİNDE MR görüntüleri ile ultrason görüntüleri üst üste getirilebiliyor ve böylece MR da bahsedilen şüpheli alanlardan parça alınması sağlanabiliyor. Bu bölgelerin gözden kaçması engellenebiliyor. MR FÜZYON BİYOPSİLERİNDE standart biyopsilere ek olarak lezyondan direkt biyopsi alınması olası bir kanserin atlanma olasılığını son derece azaltmaktadır. Bu işlem de standart biyopsiler gibi hafif bir sersemletici veya lokal anestezi ile yapılabilmektedir.

Erkek Cinsel İşlev Bozuklukları

Varikosel Nedir?

Varikosel yumurtalıklara giden damarların genişlemesidir. Anne karnında batın içinde olan testisler zaman içinde torbalara inerler. Karın içinde 36-37 derece olan sıcaklık testislerin sperm üretimi için uygun değildir. Bu sıcaklıkta testisler kaliteli sperm üretemezler. Bu sebeple de 2-3 derece daha serin olması için torbalara (skrotuma) inerler. Sıcak havalarda testislerin aşağı doğru sarkması, soğuk havalarda ise vücuda daha yakın durmasının sebebi bu sıcaklık farkının korunması içindir. Varikoselin yani testislere giden damarların genişlemesi durumunda bu geniş damarlar tıpkı bir kalorifer peteği gibi testislerin ısınmasına neden olmakta ve bu da sperm kalitesinde bozulmaya yol açabilmektedir.

Varikosel genellikle birikerek etki gösterir. Her geçen gün sperm kalitesinde bir miktar bozulmaya yol açar. Bu bozulma kısırlığa neden olabileceği gibi, kısırlık seviyesinin altına inmeyebilir de. Dolayısı ile her varikoseli olan kısır kalacak diye bir durum söz konusu değildir. Fakat ne kadar genç yaşta varikosel hastalığı gelişirse, o kadar çok kısırlık riski vardır.

VARİKOSEL TANISI

Hastaların başvuru şikayeti genellikle çocuklarının olmamasıdır. Birikici etkisi olması, zaman içinde sperm kalitesii yavaş yavaş düşürmesi sebebi ile bizlere partnerlerinin daha önceden gebelik yaşadığı, fakat şu anda çocuklarının olmadığı şikâyeti ile de başvurabilirler.

Zaman zaman testislerde ele gelen şişlik veya dışarıdan belli olan genişlemiş damarlar da hastalar tarafından fark edilir ve muayenede ortaya çıkabilir.
Varikosel tanısı fizik muayene ile konulur. Ardından çekilen skrotal renkli doppler ile de tanı desteklenir. Sperm sayımı sonucuna göre de tedavi yapılıp yapılmayacağına karar verildi.
Varikosel hastalığı testislere vuran ağrı da yapabilir. Hastaların zaman zaman başvuru sebebi skrotal ağrı da olabilir. Fakat yıllardır süren çalışmalar, sadece ağrı nedeni ile varikosel ameliyatı yapılan hastaların yarısında ameliyattan sonra da ağrının devam ettiği gösterilmiştir.

VARİKOSEL TEDAVİSİ

Varikoselin tek tedavisi ameliyattır. Her varikoseli olan hastanın ameliyat olmasına gerek yoktur. Sperm kalitesinde bozulma olan, veya testis boyutlarında varikosele bağlı küçülme olan hastalara varikosel ameliyatı yapılmalıdır.
Hiç sperm çıkışı olmayan veya canlı sperm görülmeyen Azospermik hastalarda varikosel var ise tedavi önerilmektedir. Bu hasta grubunda normal yollarla çocuk sahibi olmasalar bile tüp bebek gibi yardımcı üreme metotlarında canlı sperm bulunma ve başarı şansı varikosel ameliyat sonrasında artmaktadır.

ADOLESAN VARİKOSELİ (çocuk yaşlarda görülen varikosel) varlığından sperm kalitesinin bozulması veya testislerin küçülmesi beklenmeden ameliyat önerilmelidir. Varikosel yıllar içinde sperm kalitesini bozacağı için bu hasta grubunda beklenmesi halinde kısırlık kaçınılmaz olacaktır.

Günümüzde varikosel ameliyatı mikrocerrahi yöntemi ile yapılmaktadır. Mikroserrahi yöntemi denilince bazı hastalar hiçbir yara izlerinin olmayacağını düşünürler. Oysa ki varikosel ameliyatı kasık bölgesinden yaklaşık 4-5 cm lik bir kesi ile yapılır. Genişlemiş olan damarlar testislerin etrafını ağacın kökleri gibi sararlar. Buradan kasık bölgesine doğru birleşerek ilerlerler. Böylece kasık bölgesinde 2-3 damar halini alırlar. Burada damarların ayrımı daha kolay yapılabilir. Mikrocerrahi yöntemi burada devreye girer. Mikroskop altında damarların ayrımı yapılarak genişlemiş olan damarlar bağlanarak iptal edilirler. Böylece sıcak kanın testislere geri dönüşü engellenmiş olur.

Bir sperm üretimi yaklaşık 3 ay sürmektedir ve ameliyat sonrası testislerin kendisine gelmesi için de bir süre beklemek gerektiği düşünülürse; Varikosel ameliyatının başarısını veya faydasını görebilmek için 4-6 ay beklemek gerekir. Yapılan çalışmalar hastaların %75’inin sperm kalitesinin ameliyattan sonra arttığını göstermiştir. %25 i ise en azında aynı seviyeler koruyabilmektedir.

Prostat Kanseri Ameliyatları

Prostat Kanseri

50 yaşının üzerinde erkeklerde akciğer kanseri ile birlikte en sık görülen kanser türü prostat kanseridir. Prostat kanseri en sık görülen kanser olmak ile birlikte genellikle yavaş seyirli ve tedavi edilebilen bir kanser türüdür.

Prostat kanserinin kansere özgü bir belirtisi yoktur. Prostatın dış yüzeyini saran kabuk kısmından geliştiği için idrar yollarına bir etkisi olmaz. Genellikle hastalık, iyi huylu prostat büyümesine bağlı şikayetler ile doktora gidilmesi veya rutin muayeneler sırasında tespit edilir. Önerilen yıllık prostat muayenesinde amaç prostat kanserini erken teşhis edebilmektir. Kan PSA değerlerinde yükselme veya parmak ile yapılan muayene sırasında (rektal tuşe) ele gelen anormal bir bulgu ile prostat kanserinden şüphelenilir. Her PSA değerinde yükselme veya muayenedeki anormallikler prostat kanseri anlamına gelmemektedir. Prostat kanserini teşhis edilmesini sağlayacak bir görüntüleme yöntemi bulunmamaktadır. Tanı prostat biyopsisi ile konulur.

Ailesinde prostat kanseri öyküsü olan kişilerde kanser gelişme riski toplum geneline göre daha yüksektir. Normalde hastalara 50 yaşından sonra yıllık kontroller önerilirken, aile öyküsü olanlarda 40 yaşından itibaren takip ve kontroller önerilir.

Prostat kanseri erkeklik hormonu (testesteron) bağımlı bir kanserdir. Genç yaşta hadım edilmiş kişilerde prostat kanseri gelişmez. Bu sebeple yüksek libidosu olan, çok cinsel ilişkiye giren kişilerde kanser riskinin arttığı yönünde bir inanış olmakla birlikte bunun tıbbi olarak bir gerçekliği yoktur. Kanser oluşumunda yemek alışkanlıkları da önemli bir yer tutar. Hayvansal gıda tüketimi fazla olan topluluklarda sebze ve soya fasulyesi tüketimi fazla olanlara göre daha yüksek oranlarda prostat kanseri izlenir.

Prostat kanseri tedavisi kişiye göre farklılık gösterir. Prostatı saran kabuğu da içermesi dolayısı ile cerrahisinde kapalı yöntemlerin yeri yoktur. Prostat dokusu ve çevreleyen dokuların tümünün komple çıkarılması ile cerrahi tamamlanır. Hastaların durumları ve eşlik eden hastalıklarına göre aktif izlem, radyotrapi ve hormon tedavileri veya bunların kombinasyonları kullanılabilir.

Prostat kanserinde tek bir tedavi yoktur. Her hastaya farklı tedavi seçenekleri sunulabilir. Cerrahi, radyoterapi ve vücuttan erkeklik hormonunun uzaklaştırılması (ilaçlarla veya testislerin cerrahi olarak çıkarılması ile) tedavinin ana başlıklarını oluşturur.

Prostat Kanseri Ameliyatı (Radikal Prostatektomi)

Organa sınırlı, başka bir yere sıçramamış hastalarda önerilen ana tedavidir. İyi huylu prostat büyümesi tedavisi sırasında uygulanan cerrahi tekniklerden tamamen farklı bir ameliyat şeklidir. Bu ameliyat sırasında prostat bezinin tamamı, sperm kanallarının bir kısmı ve çevredeki lenf bezleri ile birlikte çıkarılır.

Kansere yönelik en etkin tedavi yöntemidir. Bu ameliyatın en büyük yan etkileri idrar kaçırma ve erkeklik kaybıdır. Günümüzde cerrahi tekniğin ilerlemesi ve deneyim kazanılması ile istenmeyen bu yan etkilerin görülme sıklığı oldukça azalmıştır.

Testis Kanseri Ameliyatları

Hastanemizde testis kanseri tanısı konulan hastalarımıza Radikal Orşiektomi ve testis koruyucu cerrahi operasyonları başarıyla yapılmaktadır.

Böbrek Kanseri Ameliyatları

Hastanemizde böbrek kanseri tanısı konulan hastalarımıza Laparoskopik (kapalı) ve açık Nefrektomi operasyonları yapılmaktadır. Tümörün büyüklüğüne ve lokalizasyonuna göre böbrek koruyucu operasyonlarda yapılabilmektedir.

Mesane Kanseri Ameliyatları

Hastanemizde mesane tanısı konulan hastalara endoskopik TUR-T operasyonu ve patoloji sonucuna göre sistektomi operasyonları başarıyla uygulanmaktadır.

Perkütan Böbrek Taşı Cerrahisi (PCNL)

PCNL (Kapalı Böbrek Taşı Ameliyatı)

2 cm nin üzerinde böbrek taşı olan hastalarda uygulanması gereken tedavi şekli PCNL’dir. PCNL genel anestezi altında sırttan yaklaşık 2 cm.lik bir kesiden böbreğe ulaşılarak yapılan bir ameliyat tekniğidir. Cilt ile böbrek arasında bir çalışma kanalı yerleştirilerek taş bu kanaldan kırılarak çıkartılır. Her boyutta ve lokalizasyonda taş için uygun bir tekniktir. Doğru açı ve böbreğe giriş yeri seçilmesi durumunda tüm böbreği kaplayan (geyik boynuzu) taşarda bile tek delikten girilerek tüm taşların temizlenmesi sağlanabilir. Ameliyat sonrasında böbrekten idrar çıkışını garanti altına alabilmek ve kanamayı engellemek için çalışma kanalının olduğu yere bir tüp yerleştirilir. Bu tüp 1 veya 2 gün içinde alınarak hasta taburcu edilir.

Böbrek Taşı Ameliyatı Sonrası

PCNL (perkütan) ve üreterorenoskopi ameliyatları kapalı (endoskopik) oldukları için hastalar ertesi gün normal hayatlarına dönebilirler. Yine ertesi gün işbaşı yapabilseler de birkaç gün istirahat etmeleri önerilebilir. İlk günlerde idrar yollarında yanma, sık idrara çıkma, idrarın başında ve sonunda kanama gibi sorunlar görülebilir. Bu sorunların minimalize edilebilmesi için hastalardan ilk 15-20 günlük süreçte bol sıvı tüketmeleri istenir. Taşa bağlı idrar yolları enfeksiyonu da olabileceği için hastalara antibiyotik tedavisi de önerilir. Üreterorenoskopi sonrasında eğer double J kateter yerleştirildiyse, bu kateterin idrar yollarını tahriş etmesine bağlı sürekli idrar varmış hissi ve idrar yollarının bulunduğu bölgede batma hissi görülebilir.

Bir kere taş oluşturan bir kişide yeniden taş oluşma riski yüksek olduğu için bol sıvı tüketimi ve belirli aralıklarla doktor kontrolü bir ömür boyu akılda tutulmalıdır.

İdrar Kaçırma (İNKONTİNANS)

İdrar kaçırma, hem kadınlarda hem de erkeklerde özellikle belli bir yaşın üzerinde sık karşılaşılan bir problemdir. İdrar kaçırma yaşla beraber daha sık görülmesine karşın yaşlanmanın normal bir süreci değildir.
Sonuç olarak hepsi idrarın kontrolsüz olarak dışarı çıkması ile sonuçlansa da idrar kaçırmanın nedenleri, sonuçları ve tedavileri farklılık arz etmektedir. Bunlardan bazıları ameliyat ile fayda görürken bazıları ise ilaç tedavisi ile düzelebilmektedir.
Kabaca idrar kaçırma nedenlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

  • Nörolojik hastalıklar (MS, Alzheimer gibi)
  • Şeker hastalığı
  • Geçirilmiş cerrahiler ( özellikle prostat ameliyatı)
  • Organ sarkmaları- prolapsus ( sistosel)
  • Geçirilmiş doğumlar
  • Prostat büyümesine bağlı mesanenin tam boşaltılamaması.

İdrar kaçırması olan hastalarda tanı nasıl konulur.

a. Anamnez ( Öz geçmiş, hastanın hikayesi).

İdrar kaçırma şikayeti olan hastalarda tanıyı koyduracak en önemli değerlendirme yöntemi hastanın hikayesinin ayrıntılı olarak incelenmesidir. Hastaya sorulacak sorular ve idrar kaçırma zamanlaması, hangi koşullarda idrar kaçırdığının incelenmesi ile genellikle tanı konulabilir.

b. Fizik muayene

İdrar kaçırma şikayeti olan hastalarda fizik muayene mutlaka yapılması gerekir. İyi bir fizik muayene ile bu idrar kaçırmanın prostat hastalığına bağlı bir problem mi olduğu veya kadınlarda organların sarkmaları (sistosel, total prolapsus) nedeni ile mi idrar kaçırmanın gerçekleştiği anlaşılabilir

c. İşeme günlüğü

İdrar kaçırma şikayeti olan hastalarda idrar kaçırmanın şiddetini, hayat kalitesini ne kadar etkilediğini görebilmek için işeme günlüğü (sıklık hacim çizelgesi, F-V chart) doldurulması önemlidir. İdrar kaçırma, sık idrara çıkma sübjektif kavramlar olup, hayat kalitesine etkisi ve hastaların durumu algılaması kişiden kişiye çok farklılık göstermektedir. Bu sebeple tedavilere başlamadan önce ve tedavi başladıktan sonra doldurulacak işeme günlüğü ile hastaların durumu hakkında objektif bir veriye ulaşmış oluruz

d. Ürodinami

Tanı konulamayan, tedavinin başarılı olmadığı veya cerrahi müdahale gereksinimi olan durumlarda hastalardan ürodinami tetkiklerinin istenmesi, böylece altta yatan beklenmedik bir durum varsa bunun belirlenmesi önemlidir.

İdrar Kaçırma Tipleri ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:

SIKIŞMA TARZI İDRAR KAÇIRMA ( URGE İNKONTİNANS)

Hastalar bu durumu genellikle aniden idrarının gelmesi ve tuvalete yetişene kadar idrarın kaçırılması şeklinde tarif eder. Öksürmek, hapşırmak gibi nedenler ile idrar kaçırma görülmez. Bu, biraz da çocukluk çağındaki idrar kaçırmalara benzer. Mesane çocukluk çağında da kontrol altında değildir. O sebeple kontrolsüz olarak kasıldığı için çocuklar idrar kaçırır ve bezlenirler. Zaman içinde vücut kontrolü ele alır ve bizim istediğimiz zaman idrar yapmaya başlarız. Zaman içinde bu kontrol mekanizmasının bozulması ile idrar torbası yine kontrolsüz olarak kasılmalara başlar. Bunun sonucu olarak ta idrarın geldiğini hissettiğimiz anda aniden idrar torbası da kasılır ve tuvalete yetişene kadar idrar kaçırması ortaya çıkar. Zaman içinde mesane kapasitesi de bu kasılmalara bağlı olarak küçülür ve hastalar sürekli idrar hissi ve sık idrar kaçırma şikayetleri ile doktora başvururlar.

Bu tarz idrar kaçırmanın cerrahi olarak tedavisi yoktur. Ameliyatsız idrar kaçırma tedavisi bu hasta grubuna uygulanabilir.

STRES TİPİ İDRAR KAÇIRMA

Öksürmek, hapşırmak, ani hareket etmek ile olan idrar kaçırmaya stres tipi idrar kaçırma adı konmaktadır. Bu tarz idrar kaçırmanın sebebi pelvik taban kaslarının zayıflığıdır. Normalde öksürmek hapşırmak gibi ani basınç artışlarında mesanenin altındaki kas dokusu sağlam ve güçlü olursa bu basınç artışına karşılık vererek idrar torbasının ağzının kapanmasını sağlar. Doğumlar veya yaşla beraber kas gücünün azalması ile kas dokusu gücünü kaybeder ve bu tarz basınç artışlarında idrar torbasının ağzının kapanmasını sağlayamaz. Bu da idrar kaçırma ile sonuçlanır.

Stres tipi idrar kaçırmanın 3 farklı tedavi seçeneği mevcuttur. Hastanın durumuna ve şikayetlerine göre tedavi seçilir.

*Kegel egzersizleri erken evrede ve genç hastalarda zayıflamış olan kasların güçlendirilmesi ile fayda sağlar. Bu egzersizlerden fayda görebilmek için düzenli olarak ve uzun süre egzersizleri tekrarlamak gerekir.

*ilaç tedavisi etkinliği düşük olup, cerrahi uygulanamayan hastalarda alternatif olarak düşünülebilir

*cerrahi müdahaleler. Bu idrar kaçırma tiplerinde en başarılı tedavi yöntemidir.

Erkeklerde prostat kanser ameliyatı sonrası idrar kaçırmada hemen hemen aynı şekilde olur. Bu idrar kaçırma şeklinde, kanser ameliyatı sırasında nadiren de olsa idrar tutmayı sağlayan kaslar (dış sfinkter) zedelenir ve basınç artışlarında idrar tutmak mümkün olmaz. Bu hastalarda da tedavi seçenekleri, Kegel egzersizleri, ilaç tedavisi veya yapay sfinkter (AUS, artifisyel uriner sfinkter) takılmasıdır.

MİKS TİP İDRAR KAÇIRMA

Bu idrar kaçırma tipinde hastaların hem sıkışma tarzı hem de stres tipi idrar kaçırması olur. Tedavisi şikayetlerden hangisi daha baskın ise önce onun tedavisi şeklindedir.

TAŞMA TARZI İDRAR KAÇIRMA

Özellikle erkeklerde prostat hastalığı ilerlediği zamanda görülen idrar kaçırması tipidir. Hasta idrarını boşaltamadığı için mesanesi tam olarak dolar. Tıpkı bir kovanın dolduğu zaman olduğu gibi, bundan sonra gelen idrar taşarak kaçar. Özellikle belli yaşın üzerinde idrar yapma problemleri olan veya nörolojik hastalıkları olan hastalarda taşma inkontinansı akılda tutulmalıdır.

İDRAR KAÇIRMANIN AMELİYATSIZ VE AMELİYATLI TEDAVİLERİ:

a. İlaç Tedavisi.

Sıkışma tarzı idrar kaçırma şikayeti olan hastalarda birinci basamak tedavisi ilaç tedavisidir. Ameliyatsız idrar kaçırma tedavisinde İlaçlar ile hastaların büyük çoğunluğu fayda görmektedir. Tedaviden fayda görmeyen veya yan etkileri nedeni ile tedaviye devam edemeyen hastalarda ikinci basamak tedavilerine geçilir. Bu tedaviler, mesaneye yapılacak enjeksiyonlar ile geçici süreliğine felç edilmesi veya nöromodulasyon tedavisidir.
Stres tipi idrar kaçırması olanlarda da ilaç tedavisi ile hastaların bir miktar şikayetleri gerileyebilir.

b. Mesane geçici felç uygulaması

Sıkışma tarzı idrar kaçırması olan hastalarda asıl problem mesanenin kontrolsüz kasılmasıdır. İlaç tedavilerinde de amaç bu kasılmaların yavaşlatılmasıdır. İlaçlar yetersiz kaldığı durumlarda mesane kaslarının felç edilmesi ile etkili sonuçlar alınabilmektedir.
Belli ilaçlar sinir hücrelerinin iletisini engelleyerek geçici felç oluşmasına neden olmaktadır. Günümüzde estetik amaçlı göz çevresine vs sıklık ile uygulanmaktadır. Mesane kaslarının içine uygulanması ile de mesanenin kontrolsüz kasılmaları (aşırı aktif mesane) engellenerek idrar kaçırmaların önüne geçilmektedir. Ortalama etki süresi 6-9 ay olup, tekrarlayan uygulamalar ile etki süresi artmaktadır. İlaç tedavisinde görülen ağız kuruluğu, kabızlık, çarpıntı gibi yan etkileri yoktur. Benim şahsi fikrim, bu tarz şikayeti olan hastalarda en etkili tedavi seçeneğidir.

c. Nöromodulasyon- Periferik Sinir Stimulasyonu (PNS)

Mesaneye giden sinirlerin aşırı uyarılması, bu sinirlerin hissizleşmesine dolayısı ile de çalışmasının engellenmesine neden olmaktadır. Mesaneye giden sinirler ile ayak tabanına giden tibial sinirler aynı sinir kökünden köken almaktadır. Akapunktur gibi küçük bir iğne ile yaklaşık haftada 1 kez yarım saat tibial sinirin uyarılması sıkışma tarzı idrar kaçırma şikayetlerinin gerilemesine neden olmaktadır.

d. Kegel egzersizi

Stres tipi idrar kaçırmanın ana nedeni pelvik kasların zayıflığıdır. Bu kasların güçlendirilmesi ile öksürmek ve hapşırmakla idrar kaçırmanın önüne geçilebilir. Özellikle genç hastalarda ve idrar kaçırmanın az olduğu, başlangıç döneminde daha etkilidir. Bu egzersizlerin işe yaraması için düzenli olarak ve uzun süreler boyunca yapılması gerekmektedir.

e. İdrar Kaçırma Ameliyatları (TOT, TVT)

Stres tipi idrar kaçırmanın kesin tedavisi orta üretra sling ameliyatları adı verilen TOT veya TVT ameliyatlarıdır. Bu ameliyatlarda; öksürmek, hapşırmak gibi ani basınç artışlarında idrar torbasının altında gevşeyen kas dokularının yerine idrar torbasının ağzını kapatacak materyallerin yerleştirilmesi, böylece idrar torbasının ağzının kapanması amaçlanmaktadır. İdrar torbasının altına yerleştirilen bu materyaller Hamak gibi idrar torbasını yukarı kaldırıp idrar kaçırmayı engellerler. Vajinadan yaklaşık 4-5 cm.lik bir kesi ile yapılan bu ameliyatlardan sonra hastalar aynı gün evlerine gidebilir. Yerleştirilen materyallerin oynamaması, ameliyat başarısının düşmemesi için 1 aya yakın bir süre kendilerini korumaları, 3 ay kadar ağır yük kaldırmamaları önerilmektedir.

f. Artifisyel sfinkter (AUS) takılması

Erkeklerde idrar tutma mekanizmalarının zedelenmesi durumunda istemsiz idrar kaçırma olabilmektedir. İdrar tutmayı sağlayan dış sfinkter adı verilen bu kas topluluğu genellikle ameliyatlar esnasında zedelenebilir. Bu durumda tek tedavi seçeneği yapay sfinkter yerleştirilmesidir. drar yollarınıza yerleştirilen halka şeklinde bir balon idrar yollarınıza baskı yaparak sürekli olarak bu yolun tıkalı kalmasını sağlar. Testislerin arasına yerleştirilen pompası aktive edildiğinde balon açılır ve idrarınızın geçmesini sağlar. Ardından balon yaklaşık 90 saniye içinde yeniden kendiliğinden şişmeye başlar ve idrar yollarınız kapanır. Yapay sfinkter uygulanan hastaların hayat kalitesinde anlamlı bir artış olup, başarı oranı %90 ın üzerindedir.

Üroloji Doktorlarımız

  • Op. Dr. Burçin Tunç

    Op. Dr. Burçin Tunç

    Üroloji Uzmanı

Hekiminize Danışın

Bu alan zorunludur.
Bu alan zorunludur.
Bu alan zorunludur.
Bu alan zorunludur.
Bu alan zorunludur.
Bu alan zorunludur.
Bu alan zorunludur.
Bu alan zorunludur.